Çok geç kalınmış bir yazı, biliyorum. Zaten böyle olacağı belliydi, bir hevesle blog aç, sonra da üşenip yazma...
Tam tarihini hatırlamasam da nisan sonu, mayıs başı gibi bir bass gitar almaya karar verdim. Uzun zamandır istiyordum zaten. Elektrodan bass gitara ani bir geçiş oldu. Elimde olsa tüm müzik aletlerini çalabilmeyi istiyorum! Evet istiyorum! Çok param olunca alabildiğim kadar müzik aleti alıcam! Hepsini yarım yarım öğrenip yarım bırakılmışlar silsilesine bir çok şeyi daha eklemiş olucam! İşte insanın her şeye hevesi olunca hiç bir şeyi tam yapamıyor...
Gelelim bass gitar alma hikayeme... Bundan önceki iş yerimde "metalci" bir iş arkadaşım var idi. Kendisi peh gözel gitar çalar. Öylesine, her metalci gencin yaptığı gibi "Grup kuralım mı la?"lar gerçeğe dönüştü ve küçük çapta bir grup kuruverdik. Ben bass çalmak istedim. Uzun bir süre sağdan soldan bass gitarı olan bir insan evladı aradık. Herkes bir bahane bulup vermedi gitarını (ben olsam ben de vermem). Bir kere de stüdyoya girdik, stüdyonun uyduruk bass gitarını kullandıktan sonra bu işin böyle yürümeyeceğini anladım. Delirip netten 2. el bass gitar araştırmaya başladım. Nitekim bulamadım. Daha sonra Zuhal Müzik'te çalışan pek muhterem arkadaşım Mastercan'a sordum. Dedim ki koçum bi bak bakalım sizin orda bass gitarlar gaçaymış... O da bana fiyat listesi verdi. 2. el almaktan daha cazip olduğu için almaya karar verdim. Ama macenta rengi alacağım diye tutturdum. Ama ne yazık ki Türkiye'ye o tarz renkler yalnızca istek üzerine geliyormuş ve gelmesi de 4 ayı buluyormuş. Mecburen yukardaki resimde görünen gitarı aldım (Ibanez Gsr200). Ama ben soldakini almak istiyordum... Neyse artık...
Sonuçta bir grup oluşturduk, her ne kadar vokalimiz olmasa da... Bir gün o da olur belki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder