23.06.2010

ASPAVA

Ankara'da 455456452134385 tane Aspava var. Hepsini tatma fırsatı tabii ki bulamamışımdır. Çoğu Ankara insanı gibi Aspava krizim geliyor mudur? Pek sanmıyorum.

En meşhur Aspavalara gelince, Esat Caddesi'nin sonuna dizilmiş olanlarıdır. Hepsi de neden Aspava'dır bilemiyorum tabii. Hepsinin de başında kendi sıfatları var. Meşhur, Yıldız... gibi... Aspava'nın açılımına geldiğimizde ise, "Allah Sağlık Para Afiyet Versin Amin" olduğu bilinmekte ama ne kadar gerçektir bilemiyorum.

Buraların en önemli özelliği 24 saat açık olmaları ve her saatte eve servis yapmaları. Garsonun söylediğine göre hafta içi 45 kg, hafta sonları ise 75 kg döner geliyor ve bitiyormuş. Hafta içi bile (hangi mevsim olursa olsun), gecenin herhangi bir saatinde oradan geçtiğinizde hemen hemen tüm masaların dolu olduğu görülebilir.

Genelde "dürüm döner" sipariş verilir ve yanında mutlaka salata, kızarmış patates ve cacık servis edilir. Eve istediğinizde bile ikramların hepsini yollarlar.

Tat konusunda Ankara'yı göz önünde bulunduracak olursak başarılı sayılır. Zaten başarılı olmasa senelerdir bu kadar müşteriyi toplayabilmeleri mümkün olamazdı.

21.06.2010

Lo & Loud (Not Another Coffe Shop)



Geçenlerde Tunalı Hilmi Caddesi'nde, D&R'ın yanına açılan Lo & Loud'a gittik. Çoktandır gözüme çarpıyordu ama gitmeye bir türlü fırsat olmamıştı.

Yiyecek ve içecek konsepti biraz Starbucks kıvamında. Tabii arada çok derin farklar var. Mesela self servis değil. Bir de dondurma yiyebilme şansınız var. Bahçelerinde bir "mövenpick" dondurma dolabı var ve hem dışardan geçen ve yolda yemek isteyenlere yönelik, hem de cafede oturan müşterilere yönelik bir hizmet. "Mövenpick" dünyaca ünlü bir İsveç dondurma markası. Bu markanın otel zincirleri de var. Dondurmanın tadına gelecek olursak, ben fotoğrafta görüldüğü üzere, soldan sağa; swiss chocolate, karamel ve vanilya istedim. Servis şekli hoş görünse de, o tabakta yemek gerçekten çok zor! Tadına gelince, swiss chocolate gerçekten çok başarılıydı, karamel ve vanilya gereğinden fazla şekerli geldi bana ve çok beğenmedim. Yani bana pek matah gelmedi. Ya da ben seçimlerimi yanlış yapmış da olabilirim.




Skingrat ise limonata içti. Ben limonatadan nefret ederim. Tadına baktığımda ise o da benim için çok şekerliydi. Bir yaz günü için serinletici bir yanı da yoktu. Cafe des Cafes 'de içtiğim (ya da tadına baktığım diyeyim) zencefilli limonata daha güzeldi.

Fiyatlarına geldiğimizde ise konumuna göre fiyatlar gayet makul sayılabilir. Özellikle de bir coffe shop olduğunu göz önünde bulundurursak, kahve çeşitleri Starbucks ya da Gloria Jeans'e göre fiyat olarak çok daha uygun. Ama tat konusunda söyleyebilecek bir şeyim yok henüz. Ama en kısa zamanda kahvelerini de denemek istiyorum.

Bu Blog İçin "Yeni Akım"



Ben blog yazma konusunda biraz üşengeç sayılırım. Hatta sayılmam, öyleyim. Yazacak şey çok da, elim gitmiyor bir türlü ve her postumda da bunu belirtiyorum nedense...

Çoktandır yapmak istediğim bir şeyi bu blog üstünden gerçekleştirmek istiyorum. Yemek yediğim bazı mekanları ve yemeklerini tanıtıp fikir beyan etmek aslında amacım. Bu tarz bir kaç blog çıkmıştı önceden karşıma ve gerçekten de okurken çok keyif aldım. Benim kendimce yemek tarifleri verdiğim bir yemek sitem var, aslında bu "yeni akım"ımı ona eklemek istiyordum ama daha sonra bu blog üzerinden devam ettirmeyi düşündüm.

Fotoğraflar kendi çektiğim fotoğraflar olacak ama fotoğraf makinam biraz büyük olduğu için sürekli yanımda taşımam mümkün değil. Denk geldiğinde kaliteli fotoğraf yayınlayacağım ama çoğu zaman telefonla çekilen fotoğraflar olmak zorunda kalacak. Biraz göz kirliliği yaşatmak zorunda olacağım yani... Neyse, hevese gelmeliyim =)