26.11.2015

İspanya - Marbella

İspanya'nın Endülüs Bölgesi'nde bulunmamızın asıl amacı arkadaşımızın düğün davetiydi aslında. Marbella'ya gittiğimiz günün gecesi, düğünün ilk ayağı olan Flamenko konseptli ön düğündü (pre-wedding). Akşama kadar çok vaktimiz olduğundan, otelimize yalnızca 15 dk uzaklıkta olan Marbella şehir merkezini gezmeye karar verdik.

Taksi ile gittiğimizden, taksicinin bizi en merkezi yere bırakmasını istedik. Bizi ana cadde üzerinde, karşı tarafın Old Town olduğunu ve aşağı tarafın da deniz olduğunu söyledi. Old Town'da daha fazla zaman geçireceğimizi düşünerek, önce sahil kısmına bir göz attık.




Sahilini gerçekten çok beğendik. Aslında denize girer miyiz diye de düşündük ama Eylül'ün son haftası olduğundan dolayı hava benim kriterlerimde soğuk sayılırdı. 22-25 derece arası bir hava vardı. Deniz suyu da bir hayli soğuktu. Ama plaj ağzına kadar turistlerle doluydu. Daha sonra plaja dik uzanan ara caddelerde biraz dolaştık.




1-2 saat vakit geçirdikten sonra hemen Old Town'a doğru yol aldık. Şehrin metropollüğünden anında uzaklaşan, hafiften Granada'yı andıran bir görüntü karşıladı bizi. Gerçekten o daracık yollar, çiçeklerle süslenmiş duvarlar, minik minik restoranlar, otantik evler gözlerimize gerçekten çok güzel bir ziyafet yaşatmıştı. Uzun uzun ara sokaklarında dolaştık. Bol bol fotoğraf çektik. Hatta kilisede düğüne denk geldik ama çekindiğimiz için düğüne gidip bakamadık =)






Yorulduğumuzda yemek yiyecek bir yer aradık. Otelden çıkmadan önce de fikir edinmek adına bir kaç araştırma yapmıştık. Sonuç olarak Old Town içinde Orange Square denen yerdeki restoranlardan herhangi birinde yiyebileceğimize karar verdik. Oraya geldiğimizde, gerçekten de turuncu brandalarla çevrili, ortada bir sürü masası olan küçük bir meydana geldik. İlk bakışta sanki tüm masalar tek bir restorana bağlıymış gibi görünüyordu. Fakat menülerin çeşitliliğinden, aslında bir kaç restorana birden ait olduğunu anladık. Menülerden birini beğendikten sonra garson bizi restorana ait olan masaya oturttu. Restoranları da masalardan görebilmek mümkün değil. Hepsi meydanın ara sokaklarına konuşlanmışlar. Yemek tercihimiz litrelik sangria eşliğinde iki kişilik deniz ürünlü paella oldu.



Net söylüyorum, İspanya'da yediğim en güzel yemek ve en güzel Sangria buydu! Sanırım yemek için ödediğimiz en yüksek ücret de...

Yemeğin üzerine tekrar dolaşmaya devam ettik. Oradaki küçük dükkanlara bakarız diye düşündük ama, şu siesta olayı o kadar doğru ki, saat 1 ile 5 arasında her yer kapalı! Baktık saat de geç oluyor, düğüne geç kalmamak için yavaş yavaş otelin yolunu tuttuk.

Ertesi gün, yani asıl düğünün olduğu gün ise, öğleden sonrası için otelin spasında yer ayırtmıştık. Yani yine sabah 10.00-14.00 arası boştu. Boş kalmasın diye yine bir koşu Marbella'ya gidip geldik. Bir gün önce göremediğimiz dükkanları gezmeye... Fiyatlar biraz abartı kalmış. Saat 1'de tekrar apar topar dükkanlar kapanırken, ana cadde üzerinde çok aklımızda kalan dondurmacıya uğrayıp, uzun zamandır yediğim en lezzetli dondurmayı yiyip, tekrar otelin yolunu tuttuk.

Genel anlamda Marbella'yı çok beğendik. Hem Old Town'daki o otantiklik, hem şehrin modernliği, hem havası, hem de plajına bayıldık. Hatta yaz tatili istediğimizde, Türkiye'de geçirmektense buradan ev bile tutulabilir kısa süreliğine diye hayaller kurduk eşimle... Kim bilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder