13.10.2011

David People @Ankara

İlk açıldığında gitmiştim aslında buraya. Dışarıdan bakıldığında kahve için çok iyi bir alternatif gibi görünmüştü gözüme. Dekorasyonu da iç açıcı. Hem ön hem de arka bahçesi mevcut. İlk gittiğimde her ne kadar kahve diye gitsem de, seçimimi biradan yana yapıp, yanında da fish&chips istemiştim. Çok yanlış bir tercihmiş ne yazık ki... Fish&chips'ten bir lokma aldıktan sonra yiyemedim. Çok ağır bir yağ tadı vardı. Öylece tabak geri gitti yani...

O zamanlar fiyatları da Tunalı civarı için çok şaşırtıcıydı. İçki fiyatları inanılmaz ucuzdu. Bu sadece benim dikkatimi çekmemiş olacak ki, mekan bir kaç ayda fazlasıyla müşteri topladı.Bunu gören ben, tekrar gittiğimde, menüdeki fiyatların fırlamış olduğunu gördüm. Tunalı sınırları içinde yine ortalama sayılır ama! Neyse, benim anlatmak istediğim ise son gidişim.

 

Fotoğrafta da görüldüğü üzere, Schnitzel istedim. Fransız usulü idi galiba.Görünüşü ilk başta cezbetse de, işin aslı öyle değil... Tavuklar, bir kaç günlük kalmış yağda kızartılmış. Olduğu gibi yağ çekmişti. Sebzeler de yine günlerin yağında sotelenmişti. Zaten daha yemeden, üzerindeki minik siyah noktalardan da belliydi. Patates salatasına gelince, lezzetli fakat, o da taze değildi. Bir kaç gün önce yapılmış ve buzdolabında muhafaza edilmiş. Hem çok soğuktu (çıkardıkları gibi getirmişler), hem de buzdolabı tadı vardı inceden. Aslında yağ konusunda cimrilik yapmasalarmış, çok başarılı bir sonuç çıkabilirmiş.

Sonuç olarak, bir işletmenin hikayesine tanık olduk aslında. Kısa yoldan köşe dönme taktikleri! En başında ucuz fiyat & müşteri çekme, kalmış yağ kullanma = kar etme.... Şimdiki hal ise, hali hazırda müşteri + yüksek fiyatlar + kalitesiz malzeme ve kalmış gıda kullanımı = Kar ettiğini sanmak... Bu işletme böyle ne kadar gider bilemem. Henüz kahvelerini deneme şansım olmadı. Kahve için mutlaka bir şans daha vereceğim, fakat yeme amaçlı bir daha tercih edeceğimi sanmıyorum.