29.11.2011

Dışişleri Kermesi ve Alman Okulu Yılbaşı Pazarı

26 Kasım 2011 tarihinde, 2 adet çok güzel etkinlik vardı Ankara'da. Birincisi, Dışişleri mensupları eşlerinin düzenlediği kermes, diğeri de Alman Okulu'nun yılbaşı pazarı etkinliği.

İlk olarak, sabah 10'da açılan Ankara Palas etkinliğinden bahsedeyim. Skingrat ile birlikte cumartesi günü sabahın köründe kendimizi dışarı attık. Tam 10'da orada olamayacağımızı bilsek de, 11'de orada olmayı başarmıştık. Daha kapıda bin türlü birbirine karışmış kokoş kadın parfümü kokusu karşıladı bizi. İçerideki izdiham görülmeye değerdi. Adım atacak yer yoktu neredeyse!

 
(Görsel bana ait değildir)

Ankara'da bulunana Büyükelçilikler'in neredeyse yarısı stant açmışlardı. En merakla beklediğim açıkçası Asya ülkelerinin stantları olmasına rağmen, en uyduruk olan onlarınkiydi. 


(Görsel bana ait değildir)


Bilerek kahvaltı etmeden gittik. Yemek tatmaya Hırvat böreğinden başladık. Fakat tatlı olanı tercih ettik. İçi çikolatalıydı. Ne yazık ki bu etkinlikle ilgili, kendime ait hiç fotoğraf yok. O kadar kalabalıktı ki, fotoğraf çekmek eziyet olur diye hiç bir şey çekemedim. Neyse... Daha sonra Kuveyt'in yemekleri cezbedince, bir kaç gıldır gıcık börek, köfte vs de oradan aldık.  Arada Japonya masasında denettikleri kırmızı fasülye tatlısından denedim. Gerçekten müthiş! Hiç ummazdım! Pirinç tatlısı zaten daha önce de yemiştim, bu sefer de hazır denettiriyorlarken deneyeyim dedim. İlk yediğim zamanki gibi iğrenç gelmedi. O da güzeldi... Son olarak da Endonezya'dan noodle alıp yedik. Eriştesi biraz değişikti...

Her bir standı 2 kez dolaştıktan sonra, saat 12:30 sularında oradan ayrılıp, doğru Alman Okulu'na koşturduk. Meğer bu etkinlikler her yıl yapılıyormuş! Benim neden sadece bu sene haberim oldu bilmiyorum! Tunus Caddesi'ni karış karış bilmeme rağmen, oradaki Alman Okulu'nun varlığından bile haberdar olmamam da ayrı bir konu....


Okula girdikten sonra, buradaki kalabalığın da gayet yaman olduğunu farketmemiz geç olmadı. Her yer Alman, yarı Alman ve Almanya'da yaşayan Türklerle doluydu...

Okulun 2 katında da etkinlik vardı. İlk kat sadece yeme ve içme aktivitesine ayrılmıştı. İkinci kat da alışverişe ayrılmıştı. 2 katta da iğne atsanız yere düşmezdi. Biz maratonumuza alışveriş katından başladık...

 

Gelir gelmez Alman salamından denedik... Sonrasında birer kadeh şampanya alıp, önümüzdeki devasa sırayı seyre daldık... Önce anlam veremedik, meğerse çikolata ve pasta sıralarıymış!



Bu katta da oyalanıp, 1 saat sıra bekleyip, alışverişimizi hallettikten sonra, peşine alt kata yeme içme faslına başlamak üzere indik...

 

Buradaki izdihamın da hatrı sayılırdı... Çok zaman kaybetmeden sosisimizi, lahana salatamızı alıp (ne yazık ki patates salatası bitmişti, yetişememişiz), bahçeye kuruluyoruz.

 

 

 

Sosisler için barbekü dışarıda yapılıyordu. Kimisi içerde, kimisi dışarda yemeğini yiyor ve içkisini içiyordu. 

 

O güne damgasını vuran bu veledi unutamayacağım!!! Bir yandan sosisini yerken, bir yandan da "mmmm" diyip, memnuniyetini belirten hareketlerle yiyordu yemeğini...

 


 

Tüm gün yükünü çekmek zorunda kaldığımız alışveriş torbalarımız...


O kadar gelmişiz, Almanlar'ın pastalarından tatmadan gitmek olmazdı! Ben kaymaklı pasta, Skingrat ise mokalı pasta tercih etti. Onun tercihi daha yerinde bir tercihmiş. Benimki çok matah değildi çünkü...

 
  



Veeeee bizim iki etkinlikten de payımıza düşenler:


Belçikalılar'dan aldığımız cin. Nette adını arattığımda Hollanda cini olarak görülse de, ülkesi hakkında pek emin değilim.

Yine Belçika'dan aldığımız Guylian markabeyaz çikolata. Bu markanın genelde midye şeklindeki çikolataları meşurdur. Yurtdışına giden herkes muhakkak alır. Burada sadece bu beyaz çikolata vardı. Alıverdik 2 tane!

 
 Kıbrıs'tan aldığımız orta kavrulmuş kahve. Kıbrıs da en büyük masaya sahip olan ülkeydi bu arada. Neler neler yoktu ki!
Bu da, fotoğrafta da görüldüğü üzere hellim peyniri. Kıbrıs hellim getirir de biz almaz mıyız?


Bu da Bulgaristan koyun peyniri. Hemen açtım denedim. Bizdeki koyun peyniriyle çok alakası yok. Yağsız beyaz peynir tadı var ilginç olarak...


Bunlar da Slovak birası... Çok merak ettik, aldık denemek için.



.....................Buradan sonrakiler Alman Okulu'ndan alınanlar................


Kalp kurabiye...

                                                                 Yuvarlak kurabiyeler...


Meşhur tereyağlı bisküviler...



Marshmallowlu çikolatalar! Buna bayılıyorum!


 
3 Paket kurabiye. Soldaki ve ortadaki Alman yılbaşı kurabiyeleri. En sağdakiler Kanada standından alındı. Daha eve gelmeden parçalanmış. Bu yüzden açıp tadına bakayım dedim hemen. Bayat ötesi! Kazıkladın bizi Kanada! Alman'ın gözünü yiyim!


 
Bunlar da meşhur marzipan! Neden daha çok almadım diye kızıyorum kendime. Fiyatı da inanılmaz uygundu. Ben badem ezmesinden çok hoşlanmasam da, gittiğim yerlere hediye götürürdüm en azından! 

En komiği de, Miyu'nun bütün bunları kendinin sanması! Sevinçten uçacaktı yavrucak! =)))



28.11.2011

Kıtır Üst Kat @Ankara

 Buraya ilk gidişim yazın sonlarına denk gelmişti. Çoktandır ilk fotoğraflar telefonun içinde beklemedeydi. Fotoğraflar yayınlanmayı beklerken 2. kez gittim. Daha fazla fotoğraf oldu =)) Yazmak bugüne kısmetmiş... Adından da anlaşılacağı üzere, mekan Tunalı'daki Kıtır'ın üst katında. Bence ambiyans olarak çok hoş. Ambiyansı geçtim, bir pubdan beklenmeyecek ölçüde güzel bir menüsü var. Her birinin de hakkını sonuna kadar veriyorlar. Fiyatları deseniz, Tunalı ortalaması... İçki fiyatları gayet uygun. Peki biz ne yedik? Buyrun: 






Tahinli Tavuk! Bunu arkadaşım tercih etti. Ben tahin çok sevmesem de, tadına bayıldım.Ayrıca gittiğim yerlerde et yemeklerinin yanına pilav yerine sotelenmiş sebze verdiklerinde ayrı bir mest oluyorum. Ekstra takdir ediyorum o işletmeyi.

 Veeee Tavuklu Meksika Salatası! İşte bu benim favorim! Normalde gittiğim hiç bir yerde salata tercih etmem. Çünkü 3-4 parça tavuk koyup, bol bol yaprak yedirtirler size. Fakat bu öyle böyle değildi! Malzeme bakımından o kadar zengindi ki! Yemeğin sonuna geldiğimde, tıka basa doymuş olduğumu hissettim!


Bunlar da son gidişimizde yediklerimiz...


 Biftekli Quesedilla... Gerçekten porsiyon büyük ve tadı da çok iyi. Tek kusuru biraz fazla tuzlu olmasıydı. Yanlışlıkla tuzunu kaçırmışlardır diyoruz ve diğer yemeği tadıyoruz...



Tavuklu Fajita! Bu da gayet beğenimizi toplayan bir seçim oldu bizim için. Gecenin sonunda şişkinlikten yürüyemedik bile... Sonuç olarak bizi memnun etmeyi başardı bu ÜstKat. Artık Tunalı'da yemek yemek için saatlerce mekan aramaya son! İlk adres burası!

21.11.2011

Kuki+ @Ankara


 
Fırsat sitelerinin birinden, haftasonu için  Kuki+ 'tan kahvaltı satın almıştık. Çoktandır gitmek istediğim bir yerdi. Hazır karşıma çıkmışken, bahaneyle gitme fırsatı buldum.

Menüsü çok zengin. Hatta mutfağı ödüllüymüş. İçinde pasta kursu da veriliyor. Mekan gayet güzel. İç mekan da dış mekan da oturmak için uygun. İlla cam kenarında oturulacak diye bir husus yok. Zaten aydınlık bir mekan ve ısıtması da gayet iyi.

Gelelim kahvaltıya...

Kahvaltı 2 kişilik olduğu için (fırsat sitesinde), kocaman bir tahtanın üstünde ortaya servis ediliyor. Göz doyurması önemli... Gözümüz yeterince doydu zaten...


Tereyağ lazzetliydi. Bal da öyle. Bir de ceviz reçeli vardı. Fakat bal ve reçelin üstü kabuk tutmuştu. Bugüne kadar başıma öyle bir şey gelmedi. Ağzı açık diye mi öyleydi, başka bir şeyden mi bilemedim...


Peynirleri kaliteliydi. Tulum peynirini de sevdim. Domates ve salatalık için iç açıcı şeyler söyleyemeyeceğim, çünkü mevsimi değildi. Ama bu kadar beyaz domates bulmak da ayrı bir marifet bence! Tadına bile bakmadım doğal olarak... Sosis ve patates kızartmasına yorum yapmaya gerek yok zaten. Normal standartlardaydı. 

 

Kendi yapımları olduğu belli olan küçük zeytinli ekmekler getirdiler masaya. Çok beğendim ben. Zeytinyağı ve zeytinlerin tadı da ortalamanın üstündeydi. Bir de sahanda yumurta vardı ki, kendimden uzak tuttum. Yumurtanın kötü olduğundan değil, yumurtadan nefret ettiğimden! Ucundan tadına baktım, yetti de arttı bile. 
 

Genel olarak diyebilirim ki, hafta sonumuza renk katan bir kahvaltıydı. Şu kötüydü bu kötüydü denilecek bir şey yoktu içinde. Ortalamanın üstündeydi. O kadar çok yemişim ki zaten, 5-6 saat karnım hiç acıkmadı!

18.11.2011

Starbucks @İstanbul - Büyükada

 Şimd bu neden Starbucks postu giriyor diyeceksiniz. Herkesin bildiği, gittiği, çoğu kişinin de sevdiği bir yer. Ama benim yazma nedenim, bugüne kadarki  mekanlarından çok farklı olması. Kesin çok değişikleri vardır ama, bu benim gittiklerimin en değişiğiydi.


Bu dışardan görünüşü.

Buralar da içeri girdikten sonraki görünüm...





Ama en güzel kısmı bahçesiydi! Tam denizin kenarında, masaların ortasında havuz olan, çok şık ve ferah bir konumdaydı. Gündüz çok daha güzel görünüyordu fakat biz gece gidebildik ancak....






Veee isim sormadığını gördüğüm ilk Starbucks! Her ne kadar kahve manyağı olsam da, Starbucks'taki ilk tercihim daima tealatte!

 

Not: Son yayınlarımdaki fotoğrafların kalitesi çok çok kötü. Yanımda sürekli büyük makinemi taşıyamadığımdan, ya küçük makineyle, ya da cep telefonuyla çekiyorum. Uzunca bir süre fotoğraf çekemiyorum diye post yayınlayamıyordum bir türlü ama, çareyi küçük makineler ve telefonlarda buldum!