16.11.2011

Büyükada'nın Değişik Yüzü



Geçtiğimiz Kurban Bayramı tatilinde, Büyükada'daydık. 2 kişi gittik. Ne kadar az insan, o kadar az dert! 
Ben bu yazıyı "şurayı gezdim, burayı da gezdim" amaçlı yazmıyorum. Ada'nın daha değişik bir yüzünü yansıtmak amaçlı yazıyorum.
Buraya gelmeyi kararlaştırmadan önce nereye gitsek diye çok düşündük. Seçenekler arasında Bursa, Kapadokya, İzmir gibi bir çok seçenek vardı. Ne de olsa insan sık sık İstanbul'a gidiyor bir şekilde. Ada'ya da gidilebilir yani... Bu bizim uzun süredir planladığımız bir şeydi. Koca yaz yerimizden kıpırdayamadık. Ama en sonunda yıllardır dileyip de yapamadığımız ada seyahatimizi sonunda bu tatilde gerçekleştirdik.

Otelimizi ayarlamıştık gelmeden. Hakkında iyi yorumlar okuduğum bir oteldi. Ada'ya ilk ayak bastığımızda karşılaştığım kalabalığı anlatamam! Tatil olması nedeniyle herkes akın etmiş. Yürümeye yer yok desem yeridir! Arap turistlerden bahsetmiyorum bile... 

Kalabalığı yararak otelimizi aramaya koyulduk. Öyle kötü otel ve pansiyonların önünden geçtik ki, öncesinde ben bir "eyvah" dedim içimden... Kısa süreli bir arayışın ardından otelimizi bulduk. Meğer yukarılara çıkıp dolanmamıza hiç gerek yokmuş. Hemen iskelenin karşı arasında kalıyormuş yeri. Şanslıydık galiba... Otel çok güzeldi. Personeli gayet hoştu. Konumu ve manzarası güzel olan bir oteldi. Eşyalarımızı bırakıp hemen Ada'yı keşfe çıktık....




 

Koskoca Prof. Dr. Şener Üşümez Ada'ya gelmiş, çekmeden olmazdı! =)))

 
Ben buraya ortaokul yıllarımda ailemle gelmiştim. O zaman şu çok meşhur olan Aya Yorgi Kilisesi'ne çıkmıştık. Çıkmışkan oradaki restorantta yemek de yemiştik. O kadar yolu çıkıp inmenin çok da gerekli olmadığını ve hava şartlarını da düşünerek, bu ihtimali planlarımız arasına katmadık!

 Zaten dışarı çıktığımızda saat 3 olmuştu ve mevsimden dolayı hava 2 saat sonra kararacak ve her yer buz gibi olacaktı. Önce yemek yedik ve daha sonra kalabalığı aşıp, yukarı doğru ilerlemeye başladık.
 Faytonlar her yerde! Burada ulaşım bisiklet ya da faytonlarla sağlanıyor. Çoooook uzuuuuun fayton kuyrukları var... Her yerde tezek kokusu... Ama bu bile mekanın güzelliğini bozamıyor...

 Yol boyu binlerce köşk, müstakil ev ve küçük apartmanlar gördük. Hepsi de çok asortikti. Hem güzeller, hem de korkutucular. İnsan ister istemez soruyor kendine burada yaşanabilir mi diye. Sanırım ev sahiplerinin %90'ı yazın kullanıyor o evleri. Çoğunda yaşam belirtisi yoktu. Ulaşım zımbırtısı zaten çok korkunç. İskeleye çok çok uzakta binlerce ev var. Tüm yaşamsal aktiviteler de merkezde zaten. Marketler, restoranlar, faytonlar, vs...





 2 saate yakın tur attıktan sonra otele 5 çayı için dönmeye karar verdik. Biz dönerken hava neredeyse kararmıştı ve saat çoktan 6'ya yaklaşmıştı...


 Sabahki iskelenin fotoğrafı yok ama, son vapurdan sonra o kalabalığın böylesine boşalmasına şaştık kaldık!



Nihayet o soğuktan sonra, sıcacık otelimize varmıştık. 5 çayı da gayet güzel ve doyurucuydu. Pasta, börek, salata, sınırsız çay-kahve ve meşrubat... Akşam yemeği yemeye halimiz kalmamıştı. Ama hemen kendimizi otelden dışarı attık. Gece oraların nasıl göründüğünü merak ediyorduk...


Sokaklar bomboştu...

 Gündüz adım atmaya yer olmayan meydanda yalnızca 1-2 kişi geziniyordu. Biraz tur attıktan sonra anladık ki, geceleyin ada aktivitesi sahildeki balıkçılarda fasıl eşliğinde keyif yapmakmış. Bir çok ünlüye de rastladık orada. Benim mide rahatsızlığımdan dolayı içki içme yasağım var. 2 aydır tüm eğlence ortamlarından uzağım. Bu yüzden meyhane tarzı yerleri seçmedik. Halbuki çok güzel görünüyordu uzaktan... Neyse...

 Bence buranın gece büyüsü bambaşka... Sessiz, sakin ve güzel... Günübirlik gelmeyip de gece kaldığım için çok mutluyum ve bu yüzden de kendimi şanslı hissediyorum. Bu mevsimde burayı görmek de bence ayrı bir güzelmiş. Bu yüzden yazının başında ayrı bir yazı bu dedim. Çünkü genelde yapılan ada aktivitelerinden farklıydı bizimkisi. Kilise vs gezmedik. Faytona binmedik. Tepeden İstanbul manzarası izlemedik... Ama gece yaşamını görmüş olduk... Ve iyi ki de gördük... 1 günlük gezi bile olsa hala tadı damağımda...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder