4.01.2012

Menengiç Kahvesi

Bir kaç ay önce Sakarya'dan (Ankara'daki) geçerken çok acıktığımızı hissedip, boklu kebapçılardan birine oturduk. Yemeğimizi yedikten sonra, garson gelip "Çay ya da türk kahvesi alır mısınız?" diye sordu. Kararsızlığımızı gören adam, "Kahvemiz özeldir bizim" dedi ve kahve istedik. Gerçekten de tadı mükemmeldi. Binbir türlü şey ürettik kafamızda. İçinde şu mu var, bu mu var diye... Sormak da neden aklımıza gelmedi bilmiyorum. Aylar sonra bir arkadaşla konuşurken bu kahveden bahsettik ona. "Aman o menengiç kahvesidir kesin, ben Diyarbakır'da içmiştim" dedi. Oradan bu menengiçin adı aklıma takılıverdi...

Geçtiğimiz ay, marketlerden birinde gezinirken, kahve reyonunda birden bire beliriverdi bu menengiç karşıma! Şaşırmakla beraber, kendimi tutamayıp aldım. Nasıl yapıldığına dair bir fikrim bile yoktu. Hatta benim o gün içtiğim menengiç miydi onu bile bilmiyordum. Ama aldım gitti!


 

Şaşırdığım ilk şey, kapağı açtığımda, karşıma toz bir ürün değil de, sıvı karışımın çıkmasıydı. Kokusu da bir acayipti.

Hemen arkasını okudum, nası yapıldığına bakmak için. Türk kahvesi gibi pişirileni makbulmüş. Fakat su yerine süt daha çok lezzet verirmiş. Instant kahve gibi de içilebiliyormuş. Kahve kreması ile yapılması öneriliyor yine... Ben süt ile, Türk kahvesi gibi pişirdim.



Tadına aşık olmadım desem yalan olur. Adında "kahve" sözcüğünün geçmesi, insanı kahve tadı beklentisine sokmasın. Kahve tadı çok farkedilmiyor. Daha çok Antep fıstığı tadı baskın. Yumuşak içimli ama çok keskin aroması olan bir şey. Seveni çok sever, sevmeyen de nefret eder, öyle diyeyim ben. Ama bende bağımlılık yaptı resmen. Arada tadı aklıma geliyor, evde değilsem çok üzülüyorum içemediğimden dolayı. Faydalarını da okudum da, öyle böyle değilmiş yani! Öksürüğe mi iyi gelmiyormuş, mideyi mi iyileştirmiyormuş... Say say bitmiyor.  Ben tabii ki faydaları için değil, tadı için içmeye devam edeceğim. İçmeyenler de varsa, herkesin bir kez denemesini tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder